Kapı hızlı hızlı çalındı, kulakları dikilen Milu yerinden fırladı, kapının önünde havlamaya başladı, Karlı bir sabah, ne zordu yataktan kalkması.
Tenten kapıya doğru geldi,
‘Kim o’ diye seslendi, ve kapıyı açtı. Kapının önünde bir küçük paket bırakılmıştı ve merdivenlerden hızlıca bir kız aşağıya doğru koşmaya başladı. Tenten hemen ceketini aldı, atkısını sarıp pijamaları ile çocuğun pesinden koşmaya başlamıştı bile.
Önce dar sokaktan çıktı sonra sağına döndü sokağın hemen köşesindeki gazetecinin yanından kız gözden kayboldu, Tenten ve köpeği o yöne doğru koştular, ara sokağa girdiklerinde mis gibi sıcak çikolata kokusu ile bir tebessüm geldi yüzüne, koşmaya devam etti. Kadınlar Katedralinin yanından dar avlulu evlerin bahçelerinden geçip şehrin en güzel kanal meydanın Quay of the Rosary ulaştılar, tam o anda önlerinden at arabası ile karanfilli ve tarçınlı çörekleri fırından getiren yaşlı dükkan sahibi ile selamlaştı, ‘birazdan geleceğim’ dedi ‘nefis koktular da’
Sokaklar, kanallar, meydanlar derken Kuğulu bir kanalın arasından en büyük meydan olan Market alanına çıkıp Belfry Kulesini görünce durdu. Ben kimin peşindeyim diye düşündü. Tam da o anda omzuna bir el kondu, o elin sahibi, ‘Tenten ne oldu böyle nefes nefese ve pijamalar ile’ dedi ve kahkaha attı, tabi ki kaptan Haddock tan başkası değildi bu.
O kadar koşuşturmanın ardından elindeki küçük kutuyu açtı ve içinde kahramanlar günün kutlu olsun yazılı bir kart iki çikolata bir de maket bir samuray ile karşılaştı. Acaba yeni bir macera için bir mesaj mıydı bu kutu.
Evet bir ilkokulda kahramanlarınıza hediyeler verin diye konuşan öğretmen kanaldan geçen küçük kayığı gösterip bakın Kaptan Haddock, Tenten ve köpeği Milu demişti.
O küçük kız işte o gün kahramanını belirledi.
Brugge de kaybolma zamanı geliyor.
Siz de bizimle Harekete Geçin.